İki (ya da daha çok) Dil Bilenlerin Beyni

İKİ DİLLİLERİN KAFASINDA NELER OLUYOR?

Tüm deneyimler iz bırakır – gelecekte benzer bir duruma yanıt verme biçimimizi değiştirirler; belirli alanlarda bilgi veya uzmanlık (genellikle “öğrenme” olarak adlandırdığımız bir değişim) yaratırlar; ve giderek daha belirgin hale geldiği gibi, beynimizi değiştirirler” ( Bialystok, 2011).

Bialystok’un (2011) “Tüm deneyimler iz bırakır” ifadesi sinir sisteminin, deneyimin bir sonucu olarak değişme kapasitesine işaret ediyor – ki deneyim sonrası oluşan bu değişim “öğrenmenin imzasıdır” (Hichey & Klein, 2011, s. 625).  [Öğrendikçe beyin fiziksel olarak da değişiyor.] Araştırmalarda önemli bir soru, öğrenme deneyimlerinin bir sonucu olarak edinilen bilişsel becerilerin alana özgü mü yoksa genellenebilir mi olduğudur. Yani bir beceriyi edindiğinizde sadece onu mu edinmiş oluyorsunuz, yoksa bunun farklı alanlar üzerinde de etkisi oluyor mu? Bu soru dil edinimi alanında da etkileri olan bir sorudur. İki dilde düzenli olarak konuşan çiftdilli bireyler, tek dillilerin deneyimlerini aşan bilişsel süreçlere giriyorlar: iki dilden hangisini kullanacaklarına karar vermek zorunda kaldıklarında, tek dillilerin tecrübe etmedikleri bir bilişsel işlem gerçekleştiriyorlar. İki dile maruz kalmanın ve bu dilleri deneyimlemenin dil sistemi dışında bilişsel avantajlar üretip üretmediği ve, üretiyorsa bunun ne ölçüde olduğu, çok sayıda çalışmada incelenmiştir. Yani iki dil bilmek, beyinde dil dışındaki beceriler üzerinde bir etkiye sahip midir? Bu konudaki çalışmalar, birden fazla dili düzenli olarak kullanmanın hem dil hem de bilişsel sonuçlara sahip olduğunu destekleyen sonuçlar üretmiştir. Yaşam boyu iki dilliliğin sonuçları sadece dille sınırlı değildir, aynı zamanda bilişsel alana da uzanır.

Normalde çiftdilliliğin dilbilgisel açıdan avantajlar ortaya çıkaracağı düşünülür, ancak araştırma sonuçları genellikle dil yeterliliği ve dilbilimsel işlem açısından iki dillilerin dezavantajda olduklarını gösteriyor. Örneğin, Oller, Pearson ve Cobo-Lewis (2007), tek dilli ve iki dilli çocukları çeşitli kelime ölçütleri açısından karşılaştırmışlar ve iki dillilerde daha kötü bir performans gözlemlemişlerdir. Dahası, bu sadece çocuklarda gözlenen bir bulgu değil, iki dilli yetişkinler için de geçerli. Portocarrero, Burright ve Donovick (2007), iki dilli üniversite öğrencilerinin kelime dağarcığını araştırmış ve iki dilli öğrencilerin bildikleri dillerde tek dillilere nispeten daha küçük bir kelime hazinesine sahip olduklarını bulmuşlardır. Benzer şekilde, iki dillilerin baskın dillerinde bile resimleri isimlendirmede tek dillilere kıyasla daha yavaş oldukları bulunmuştur (Gollan, Montoya, Fennema-Notestine, ve Morris, 2005). İki dilliliğin kelime bilgisi ve kelimeyi beyinden çağırma üzerindeki etkisi, burada sunulandan çok daha geniş bir araştırma alanıdır, ancak bu konuyu burada kesip iki dilli olmanın bilişsel avantajlarına kısaca bakalım.

İki dilliliğin bilhassa çatışma çözme, görev değiştirme ve düşüncenin esnekliği gibi beceriler söz konusu olduğunda avantajlar sağladığı gözlenmiştir. Bu etkilerin, çocukluktan yetişkinliğe ve yaşlılığa kadar, yani yaşam boyu, sürdürüldüğü tespit edilmiştir. Bu etkiler beyin üzerinde de fiziksel izler bırakır. İlginç bir araştırmada Maguire, Woollett ve Spiers (2006) Londra’daki taksi şoförleri ile otobüs şoförlerinin beyin yapılarını karşılaştırmış ve taksi şoförlerinin beyinlerinde daha fazla gri madde olduğunu bulmuştur. Bunun sebebinin, otobüs şoförleri belli bir güzergâh izlerken, taksi şoförlerinin bütün sokakları öğrenmek zorunda olmaları ve farklı güzergâhları izlemeleri olduğu ileri sürülmüştür.

İki dil bilenlerin, dilleri beyinde sürekli olarak aktiftir. Bu yüzden beyin, tek dilli ortamlarda dillerden birini baskılamak zorundadır. İki dili iyi düzeyde bilenler bazen, örneğin Türkçe konuşurken kelimenin İngilizcesinin akıllarına daha hızlı geldiğini tecrübe etmişlerdir. Bu da o anda kullanmıyor olsanız bile bildiğiniz tüm dillerin aktif olduğuna işaret eder. Dillerden birini seçip diğerini bastırmak tek dillilerin tecrübe etmediği bir deneyimdir. Bunun da beyin üzerinde etkileri vardır. Örneğin belli bilgileri ya da uyaranları göz ardı edip, ilgili olan bilgi ya da uyaranlara odaklanmak konusunda çift dilliler daha iyi performans gösterirler.

Çiftdillilerin daha iyi performans gösterdikleri çalışmaları anlamak için şimdi birkaç bağlantı vereceğim. O bağlantılardaki çalışmaları yapın (isterseniz). İşte bu çalışmalarda iki dilliler daha iyi performans gösteriyorlar.

Linkler İngilizce ama ekrana sağ tıklayıp ‘Türkçe’ye çevir’ derseniz Google sizin için yeterince çevirebilir. Yapması çok zevkli şeyler 🙂

https://www.psytoolkit.org/experiment-library/stroop.html

https://www.psytoolkit.org/experiment-library/flanker.html

https://www.psytoolkit.org/experiment-library/simon.html

 

 

REFERANSLAR

Bialystok, E. (2011). Reshaping the Mind: The Benefits of Bilingualism. Canadian Journal of Experimental Psychology, 65(4), 229-235.

Gollan, T. H., Montaya, R. I., Fennema-Notestine, C. & Morris, S. K. (2005). Bilingualism affects picture naming but not picture classification. Memory and Cognition, 33, 1220-1234.

Hilchey, M. D., & Klein, R. M. (2011). Are there bilingual advantages on nonlinguistic interference tasks? Implications for the plasticity of executive control processes. Psychonomic bulletin & review, 18(4), 625-658. Doi: 10.3758/s13423-011-0116-7.

Maguire, E. A., Woollett, K., & Spiers, H. J. (2006). London taxi drivers and bus drivers: a structural MRI and neuropsychological analysis. Hippocampus16(12), 1091-1101.

Oller, D. K., Pearson, B. Z., & Cobo-Lewis, A. B. (2007). Profile effects in early bilingual language and literacy. Applied Psycholinguistics, 28, 191-230.

Portocarrero, J. S., Burright, R. G., & Donovich, P. J. (2007). Vocabulary and verbal fluency of bilingual and monolingual college students. Archives of Clinical Neuropsychology, 22, 415-422.

 

 

İlginizi Çekebilir